19 Haziran 2011

Ankara'nın Yolları da

Bozkırdır, içredir kendine.
Bir taş atsan hani bir ömür geçer de taş düşmez yere.
Ah eslerin taşrası.
Diyeceğim bekleme, sağdan da soldan da girsen şehre, apolitiktir kendileri.
Bürokrasi bir taşra şakasıdır ki, Ankara'nın yolları da bağları da bu şakayla örmüştür dört bir yanı.
Lan diye söze başlamak değil mesele, Ulus'tan bir çizgi geçer de böler şehri ortadan ikiye.
Bir yanı Altındağ bir yanı Çankaya'dır. Bir yanı Sincan bir yanı da Tunalı Hilmi Caddesi.
Altındağ'da ot içilir, Çankaya'da şarap. Mesele içmek de değil, Altındağ'da Orhan Kemal'in isimsiz kahramanları yaşar, Çankaya'da yazar çizer tayfası. Altındağ'da emanetle, Çankaya'da bir 'Alo' ile racon kesilir. Altındağ'da kadınlar uzun ve dar entarisi, Tunalı'da çorap desenleri ve çantalarıyla piyasa yapar. Altındağ'lı oğlanlar okkalı yüzükleri, Tunalı'lılar piercingleriyle.
Altındağ'lı güneş yanığı, Çankaya'lı solaryum bronzudur. Altındağ'da doğan görünümlü şahin hala modadır, Tunalı'da scooter.
Tunalı Hilmi Caddesi'nde midye yemektir zevk, Sincan'da ise kıyak bir Ankara havası dinlemek.
Doğma büyüme Çankaya'lısı bile bir sebep Ulus'tan geçer.
Sincan'lısı arkadaşlarından habersiz Tunalı Hilmi Caddesi'nde voltaya çıkar, Tunalı'sı da bir gazinoda Sincan havası dinlemeye.
Düğümdür.
Çankaya'lısı bir yandan çeker, Sincan'lısı bir yandan.
''Ankara'nın bağları da büklüm büklüm yolları.''
Çözmek istersin de sarhoş olmuşsundur kaldıramazsın kolları.
5 yolayazmak / on the road: Haziran 2011 Bozkırdır, içredir kendine. Bir taş atsan hani bir ömür geçer de taş düşmez yere. Ah eslerin taşrası. Diyeceğim bekleme, sağdan da soldan da...